Galip Ata [Ataç] 
                  Darvin (Charles  Darwin) 
Maarif Vekaleti Yay. 
Devlet Matbaası, İstanbul 1931, 52+4 s. 
Maarif Vekaleti Milli Talim ve Terbiye Dairesinin 130/3/1930  tarih ve 1406 numaralı emrile 3000 nüsha tab'edilmiştir. 
Fiyatı 24 kuruş 
                 | 
               | 
             
                     
              
            İÇİNDEKİLER 
            
              
                Haşarı bir çocuk - Rahip olmaya namzet bir genç  | 
                1  | 
               
              
                Büyük ilmi seyahat  | 
                8  | 
               
              
                Şöhret  | 
                19  | 
               
              
                Münzevi bir alim  | 
                24  | 
               
              
                Darvinism  | 
                34  | 
               
              
                Darvin'in kendi kendini tasviri  | 
                48  | 
               
             
            s.34 vd. 
              [Darwin'in] En mühim eseri, kendisile birlikte âlemin de  söylediği gibi Espeslerin Menşe'i (Origin of Spicies) ismindeki meşhur  kitabıdır. Büraz sonra tarihçesinde tafsilatı bildirileceği veçhile yirmi  seneden uzun bir müddet zarfında meydana çıkan bu kitap âlimin "Darvinism"  ismile maruf nazariyesini izah eder... Hayat ilminde büyük bir inkilap yaptığı  herkesin malumu bulunan (Darvinism) nazariyesini lâyikiyle anlaşılmasını  kolaylaştırmak için espeslerin [türlerin] aslı hakkında Darvinin zamanına kadar  mevcut fikirleri bildirmek te lazımdır... 
            Pasteur'ün hiç unutulmaması lâzım bir sözü vardır: Müşahede  [gözlem] sahasında tesadüf ancak hazırlanmış bir zihniyete yardım eder. Darwin  seyahate çıkarken yanına Lyell'in (Arziyat Prensipleri) ismindeki kitabını  almış olduğunu sırasında yazmıştık. Bu kitabın yer yüzünde cansız kısmın öyle  müteaddit tufanlarla birer birer yaratılmış olmadığını ve bütün arzın mütemadi  bir tekâmül [sürekli evrim] takip ettiği fikrini neşreylediğini de biraz evvel  söylemiştik. İşte Darvin bu kitabı okuyarak yer yüzünün canlı kısmında dahi  öyle tufanları müteakıp parça parça yaratılmış espesler [türler] değil,  mütemafi bir tekamül takip eden bir vahdet görmeğe zihnini hazırlamıştı.  Böylece hazırlanmış zihniyete tesadüf de yardım etti. 
            Darvin arziyat tetkikatı [yer bilim araştırmaları] yaparken  bazı tabakalarda bulunan müstehaze [fosil] halinde büyük hayvanların hâlâ  yaşıyan hayvanlara benzediğini görmüş ve buna çok dikkat etmişti. Sonra Amerika  kıt'asının cenubuna [güneyine] doğru gidildikçe hayvan espeslerinin  [türlerinin] birinin mevcudu kalmıyarak onlara pek benziyen diğer bir espesin  kaim olduğunu [onun yerine geçtiğini], bir de Galapagos adalarının herbirinde  mevcut espeslerin diğer adalardaki espeslerden farklı, fakat bı farkın pek az  olduğu kendisinin de dikkatini celbetmişti. 
            Darvinin hayat ilminde yapmış olduğu inkilap işte bu  müşahedenin neticesidir. Darwin gerek bu müşahededen ve gerek buna benzer  diğerlerinden sonra, espeslerin öyle birer birer halk edildiklerini  [yaratıldıklarını] değil, tedricen tebeddül eylediklerini [yavaş yavaş  değiştiklerini] farz etmeğe başlamıştı. Fakat bu tebeddülü - Lamarkın yaptığı  gibi - yalnız intıbak (adaptation) kudreti ile izah edemiyordu. İntıbak [uyum]  şüphesizdi, lâkin intibakı husule getirmeğe muhitin şeraitini [çevre  koşullarını] ve uzviyetlerin iradesini kâfi göremiyordu. Onun için, hilkat  nazariyesine [yaradılış teorisine] inanmaktan vazgeçmiş, fakat seyahat  esnasında bunun yerine ilmi bir nazariyeyi [teoriyi] henüz kuramadığından,  aksini de iddiaya kalkışmamıştı. 
            İngiltere'ye avdetinden [dönüşünden] donra - seyahati  esnasında iyice okuduğu Lyell'in kitabındaki usule tevfikan [uygun olarak] -  gerek hayvanların, gerek nebatların tahavvülüne [şekil değiştirmesine]  müteallik bulabileceği vakıaları toplamağı düşündü, bu suretle canlı espeslerin  zuhuru [türlerin oluşumu] meselesini tenvir edebileceğini [aydınlatmayı] ümid  ediyordu. Tuttuğu usul [yöntem], filozof Bacon'un göstermiş olduğu induction  [tümevarım] yani evvela vakıaları müşahede etmek, sonra onlardan netice  çıkarmak usulü idi. Darvinin muvaffakiyetini [başarısını] temin eden bu ilmi  usulü takip etmiş olmasıdır. Ondan evvel, yukarıdaki kısa mukaddemede  söylenildiği gibi, daha birçokları hemen aynı fikirleri söylemiş oldukları  halde seslerini işittirememiş olmaları o usulü takip etmiş olmamalarından ileri  gelmişti.... Darvinin bulduğu şey, işte bu hayat mücadelesi kaidesinin bütün  canlı mevcutlara da tatbikidir: Mücadele neticesinde tabii bir ıstıfa  (selection naturelle) [doğal ayıklama] husule geliyor, bunun neticesinde de  yeni espesler [türler zuhur ediyor. Darvin ile Lamarck'ın farkı da buradadır.  Lamarck, fertler [bireyler] muhite intibak ederek yeni espesler çıkarıyorlar  demişti. Darvin intibakı reddetmiyor, fakat bunu hayat mücadelerinin bir  neticesi olarak görüyor. 
            İkisinin arasındaki fark zahirde göründüğü kadar ehemmiyetli  değildir. Bir fert muhite göre şeklini tebdil edebilir mi? [Bir birey çevre  koşullarına göre şeklini değiştirebilir mi?] Bu mesele Darvinden beri çok  mühim, çok derin münakaşalara sebep olmuştur. Lâkin bu münakalayı tafsil etmek  (ayrıntısıyla açıklamak] bu kitabın işi değildir. Burada maksat bütün tekâmül  (evolution) fikrinin tarihçesini yapmak değil, Darvinin hayatınıi bu sırada  fikirlerini de mücmel olarak anlatmaktır (özetlemektir). 
              
              
             |